Su Otlarıyla Mücadelede Biyolojik Çözüm OT SAZANI Yazar : Doç. Dr. Yusuf Güner
Sayı : 15.
Sayı (Temmuz - Eylül 2007)
Konu : Su Ürünleri Günümüzde sulak alanların bataklık hale geldiği, bir süre sonra da
ortadan kalktığı, birçok sulak alanın yok olduğuna dair haberler çok sık çıkar oldu karşımıza. Canlılar topluluğunu barındıran sulak alanlar da er yada geç ortadan kalkacaktır. Bunu geciktirebiliriz ama bunların yok olmasının önüne geçemeyiz. Aslında tatlı su ortamları(göl, gölet, akarsu, vb.) bir canlı gibidir. Doğar büyür ve ölür.
Örneğin yeni meydana çıkmış ya da oluşturulmuş bir göl ya da gölet ortamı için "genç göl",biraz daha ileri safhasına "orta yaşlı göl" ve daha yaşlısına "bataklık" adı verilir.
Sulak alanların yaşlanması ve ortadan kalkışında en önemli etkenlerden biri, bu ortamlara besleyici tuzların taşınmasıyla, gelişen bitkiler gösterilebilir. Fotosentez yapan yeşil bitkiler besleyici tuzların miktarına göre çoğalırlar.
Bu bitkisel üretim tüketilme dengelenemezse, bitkilerin ortamdaki ölüleri çürür ve zeminde birikir. Bu birikim süreci ortamın verimliliğine göre yüzyıllar alabilir. En sonunda zeminde biriken bu organik kütle, ortamı bataklık hale dönüştürür. İşte çoğunlukla balıklar ve insanlar tarafından kullanılmayan, en sonunda çürüyerek su ortamını bozan yeşil bitkiler ot yiyen balıklarla balıklandırılarak ete dönüştürülmektedir. Buna en iyi örnek Çin sazanları içinde yer alan ot sazanıdır (Ctenopharyngodon idella).
Ot sazanı su içinde, koyunlar meralarda aynı işi yapıyor! Belirli bir alana sahip sulak bölge veya göl, değerli bir besin sistemidir. Büyüklüğü ne olursa olsun, sistemli bir akvaryumdan okyanusa kadar hepsi birer ekolojik denge içerisindedir. Besin zincirinin en geniş tabakası olan yeşil bitkiler, oldukça geniş ve kütlece muazzam bir besin kaynağıdır. Bitkiler hayvanlardan daha kolay, daha az zahmetli yetişir. Ve ot sazanının besinini oluştururlar. Ot sazanı yiyecek seçen bir tür olmadığından, yeşil bitkileri ete çevirme konusunda çok verimlidir.
Su ortamındaki aşırı gelişen otlarla mücadelede ve et üretiminde değerli ekolojik türler arasında yer almaktadır. Ilık su balıkları içerisinde önemli bir ekolojik ve yetiştiricilik değerine sahip olan ot sazanı, gelişimi ve yayılımı açısından da dikkat çekicidir. Bir gün su dışında bitki yiyen bir balık görürseniz sakın şaşırmayın! O Ot sazanıdır. Evet yanlış okumadınız, silindir şeklinde, yanları biraz yassıca ve uzun vücutlu; sırt koyu, yanlar açık gri, karnı beyazımsı bir balığı, su dışında ot yerken görürseniz o ot sazanıdır. Vücudu iri pullarla kaplıdır. Ot Sazanı, Çin`in nehirlerinde, Rusya`da Amur nehri aşağılarında ve kanallarında, düzlüklerde yetişen pek çok ülkeye bu bölgelerden dağıldığı sanılan bir türdür.
Genellikle üretim ve balıklandırma çalışmaları Çin ve Rusya topraklarındaki nehir sistemlerinde gerçekleştirilmektedir. Ancak Balkanlarda da oldukça fazla yayılmıştır. Ot sazanı yoğun olarak bulunmasa da seyrek olarak Hindistan`da ırmak boylarında bulunmaktadır. Yağmurların balığın üreme ve beslenme alanını genişlettiği bilinmektedir.
Ot sazanı direkt bitki yiyebilen ve bunu çok düşük yem dönüşüm oranı ile değerlendirebilen doğal nehir sisteminin ayrılmaz parçasıdır. Larvaları mikroskobik hayvancıklarla beslenirken, ilerleyen dönemlerde (30 mm boy) neredeyse tüm bitkiler besin listesine katılır. Özellikle büyüme aşamasında yumuşak bitkileri yer. Dünyada geniş bir alana yayılan ot sazanının besin listesi oldukça geniştir. Bu listeye sucul bitkiler girdiği kadar karasal bitkiler de girmektedir. Çoğu zaman ot sazanı, sığ yerlerde besin listesinde olduğu tespit edilmemiş bitki topluluklarıyla ilgilenirken görülebilir. Hatta bir gün ot sazanı bulunan bir havuzun etrafında gezinirken, su dışındaki gelişmiş bitkilerin cazibesine dayanamayıp su dışına çıkanlarını görmemeniz işten bile değildir!
Ot sazanı en iyi büyüyen balıklardan birisidir.Gelişimi, ortamda bulabildiği yeşil bitki miktarına göre değişir. Doğal sularda 15-30 cm boya, 225-650 gr ağırlığa 1. yılın sonunda erişebilen ot sazanları, 2. yılda 60cm boya ve 1,8-2,3 kg` a ulaşabilmektedir. Amur nehri ve batı nehir sistemlerinde 4. yılın sonunda 9-13 kg arasında balık ağırlığı ölçülmüştür.
Öyle ki 20 kg’dan fazla ağırlığa sahip balıklar sıklıkla yakalanmaktadır. 10-15 yaşındaki balıklar anavatanında 50 kg`a kadar büyürler. Ot sazanı durgun suda olduğu kadar akarsuda da iyi gelişir. Balıklandırma amacıyla kültür koşullarında üretimi yapılmaktadır. Ayrıca et amacıyla yapılan nadir çalışmalarda da oldukça yüksek verim elde edilmiştir. Yerküre koşulları çoğu yerlerde ılık su balığı olan bu türün olumlu gelişmesi ile tezat bir görüntü sergilese de çok geniş ve sığ ırmak yatakları güneşin ve sera etkisinin nedeniyle kolay ısınabilmekte, bazı yerlerde sert iklim koşulları, ılık yer altı suları ile beslenerek, gelişmesi için uygun şartlar oluşturmaktadır.
Ot Sazanında doğal üreme nasıl oluyor? Ot sazanı su sıcaklığı 15-17 °C’ye ulaştığında türbülansın güçlü olduğu akıntılı bölgelere doğru üreme göçüne başlar ve su sıcaklığı 18°C’ye ulaştığında yumurtlar. Ot sazanının yumurtlayacağı suyun akıntı hızı en az saniyede 0,24 m. olmalıdır. Diğer sazan türlerinin aksine yumurtaları saydam ve büyüktür, yapışkan özelliği yoktur.
Akıntılı sulara yumurtladığında 1,3 mm. Civarında olan yumurtalar, döllendikten 40 dakika sonra su alarak şişerler ve 4,0 mm`ye, 1,5-2 saat sonra maksimum büyüklükleri olan 5,32 mm. çapa ulaşarak su içinde yüzer duruma (pelajik) geçerler. Kültüre alınan tatlı su balıkları içinde yumurta çapı yumurtlandıktan sonra dört kat artan başka bir balık türü bulunmamaktadır. Yumurta çıkış süresi genellikle su sıcaklığına bağlı olarak değişir. 21-25 °C sıcaklıkta döllendikten 23-33 saat sonra çıkış başlar.
Bu sırada solungaçlar oluşur. 3-4 gün besin keseleriyle beslendikten sonra hava keseleri dolar ve dış beslenmeye başlar. Yumurtlama sürecinden 6-8 günsonra bağımsız olarak beslenme durumuna ulaşan larvalar bu sırada nehirlerin akıntılarının yavaşladığı sığ ve besince zengin taşkın bölgelerine geldiklerinde besinlerini hazır bulurlar.
Önce rotifer, naupli, copepodlar ve cladocera gibi canlılarla beslenirler. Yapay üretimde ise bu besinlerin yerini artemia ve larva besinleri alır.Ot Sazanının yetiştirilmesindeki temel amaçlar nelerdir?Ot Sazanı yetiştirilmesindeki temel amaçlardan biri karasal tarımda olduğu gibi sulu tarımda da yabani otlarla mücadeledir. Havuz ortamında bitkiler geceleri oksijen tükettiklerinden, havuzda yoğun yetiştirilen balıkların oksijenlerine ortak olurlar. Böylece sabaha karşı toplu balık ölümleriyle karşılaşılabilmektedir.
Ot sazanı yabani otları tüketerek daralan alanı genişletmekte, ayrıca bu ot kütleye bağımlı olarak gelişen balık zararlılarına karşı (kaplumbağa, yılan, zararlı kuşlar)engelleyici faktör oluşturmaktadır. Bitkiler, havuzun kurutulması esnasında problem oluşturur ve yetiştiriciliği güçleştirir.
Bu nedenle toprak havuzlarda ve doğal rezervuarlarda havuz biyolojisinin iyileştirilmesi, havuz tabanının ıslahında ot sazanından yararlanılmaktadır. Birgöl ekosisteminde en büyük zorluklardan birisi aşırı büyüyen ot ve bitkilerdir. Ot mücadelesinde değersiz kabul edilen otları ete dönüştürmede ot sazanından büyük ölçüde istifade edilir.
Kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilen otlarla mücadele doğaya, balıklara ve ekosisteme zararlı olabilmektedir. Hem maliyeti yüksek hem de otla mücadelede yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden kimyasal yöntemler tercih edilmemektedir. Otla mücadele amacıyla toprağın sterilizasyonu verimliliği azaltmaktadır.
Mekanik mücadele ise büyük bir insan gücü, nakliyat ve atıkların depolanabilmesi için yer gerektirmektedir. Mekanik yöntemle yapılan çalışmalar yeşil bitkilerden istifade etmek yerine onları yok etmeye yöneliktir. Bunun dışında yakma ve bitkilerin güneşle olan irtibatını keserek kurutma gibi yöntemler bulunsa da en elverişli yöntem ot sazanı ile balıklandırmadır.
Ot sazanıyla balıklandırmada dikkat edilmesi gerekenler
Ot sazanı: hem ot mücadelesinde hem de tükettiği yumuşakça, böcek, güve larvaları ve eklembacaklılarla diğer balıkların ulaşamadıkları yerlerdeki zararlıları kullanılırlar. Bir su ortamında toplam balıklandırma oranının %76,4`ü genellikle otla beslenen türler olmalıdır. Daha sonra etle beslenen türler gelir.
Balıklandırma çalışmaları doğadaki türlerin kontrolünün yanı sıra balıkların ekoloji deki dengelerini de sağlama amacı gütmektedir. Aşırı ot sazanı ile yapay olarak balıklandırılmış bir bölge eğer işler ters giderse Afrika çekirgelerinin istilasına uğramış ekin tarlasına dönebilir. Ot sazanı ile balıklandırma diğer balık türlerini değil bitki ortamını ve tükettiği bitkilere bağımlı böcekçil canlıları dengede tutar.
Ot sazanlarının sayısını dengede tutmak amacı ile eklenen etçil balık sayısı, iyi tespit edilemediğinde ya yetersiz kalır, ya da ot sazanı stoğunun tümünü tüketir. Yetiştiricilikteki asıl önemi et veriminin yüksek ve oldukça lezzetli olmasıdır. Ve rahatlıkla kültüre alınabilen bir türdür. Çin, Rus ve Hindistan’da ise geniş akarsu havzalarında yaşayan ot sazanı genellikle eti için değil, balıklandırma çalışmaları için kültüre alınmaktadır.
Asya Kalkındırma Bankası, Havai Üniversitesi, Deniz Bilimleri Bölümünün Tatlı Bölümünün Tatlı Su Balıkları Yetiştiriciliği Danışma Grubu konu ile ilgili ciddi araştırmalar yapmaktadır. Çoğunlukla doğal şartlarda yetiştirilse de, 1994 yılından bu yana kültür ortamında çalışmalar devam etmektedir.
Devlet Su İşlerinin Ürkmez Baraj Tesisi (Seferihisar-İzmir) ot sazanının balıklandırma amacı ile yapıldığı yerlerden biridir. Üretilen ot sazanları Göl Marmara`ya (Manisa) markalanarak bırakılmış ve avlama yasağı getirilmiştir. Ancak balıkçılar bu gölde lezzetiyle meşhur pullu sazandan daha lezzetli olduğunu görünce hemen hemen tamamını avlamışlardır.
Balıkçılar gölün sadece ot sazanıyla balıklandırılmasını yetkililerden istemişlerdir. Hatta zamanının Kaymakamı dahi "bana ot balığı getirin" diye talepte bulunuyormuş. Ama gölden şu an çok nadir çıktığı bilinmektedir. Sonuç olarak, ot sazanı genellikle balıklandırma, otla mücadele ve organik tarım gibi alanlarda kullanılan bir türdür. Dünyada çok iyi tanınmasına karşın ülkemizde yeterince istifade edilmemektedir. Özellikle balıklandırmada, toprak havuzda bir çok türle birlikte yetiştirmede (Polikültür) ve otla mücadelede gelecek vadeden bir tür olduğu için büyüme popülasyonu ve polikültürdeki etkileşimi üzerine araştırmalar yapılmalıdır.
Ot sazanı yetiştiriciliğinin bir polikültür olarak ele alınması, hem asıl yetiştiriciliği yapılan balık türüne daha iyi bir gelişme sahası sağlayacak, hem de balıklar için engel teşkil eden otların yenilmesi ile birim alandan alınan protein miktarının artmasına neden olacaktır. Bu yüzden de sazan işletmelerinde bir yan tür (polikültür) olarak önerilip özendirilmesinde yarar görülmektedir.
Kaynaklar
1. Çelikkale, M.S., 1988, Içsu Balıkları veYetiştiriciliği, K.T.Ü. Sürmene Deniz Bilimleri veTeknolojisi Yüksekokulu, yayın no:3, TRABZON.
2. FAO, 1975, Workshop on controlled reproduction of cultivated fishes, p.20-25,EIFAC.
3. Gelmez R., Tenekecioğlu E.R., 2000, DSI2.Bölge Müdürlüğü Su Ürünleri Çalışmaları YöntemVe Uygulamalar,sayfa no: 65-76, IZMIR.
4. Jhingran,V.G., 1988, A Hatchery Manual for theCommon, Chinese and Indian Major Carps.190 p.Asian Development Bank,International Center forLiving Aquatic Resources Management, Manila.
Ana Sayfa »
Kasım-Aralık Balıkları
,
Nesli Tükenme Tehlikesinde Olanlar
,
Ot Sazanı
,
Tatlısu Balıkçılığı
» Ot Sazanı (Ctenopharyngodon idella)
0 yorum:
Yorum Gönder
Ne düşündüğünüzü bize söyleyin... !
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.