Son Dakika :

Amator Balikcilik

Yayınlayan: balikciblog - 12 Ağustos 2013 Pazartesi | 13:06

AMATÖR BALIKÇILIK

Amatör balıkçılık eğlenceli, dinlendirici, doğayı ve doğal yaşamı yakından tanımak açısından son derece faydalı bir spordur.Günümüzde yoğun tempoda çalışma ve birtakım olumsuzlukların neden olduğu aşırı stresten arınmak için son derece etkin bir uğraştır.Özellikle balık oltaya vurmaya başladığında yoğun konsantrasyon ve dikkat nedeniyle de son derecede rahatlatıcı özelliğe haizdir.

 Kıyı balıkçılığıyla boş zamanlarını değerlendiren amatör balıkçılar hem güzel bir spor yapmış, hem de temiz hava alarak sağlıklarını korumus olurlar. Sahilin tatlı serinliği ve mücadele duygusu kişiye bedensel ve zihinsel yorgunluğunu giderme olanağı da sağlar. Deniz, göl, ırmak gibi su kaynaklarına yakın yerleşim birimlerinde yaşayan herkes bu faaliyete kolaylıkla katılabilir.
Amatör balıkçılık , bu iş için kullanılan av malzemelerinin kolayca bulunabilmesi, pahalı olmaması ve meraklılarınca kolayca yapılabilmesi nedeniylede ekonomik külfet getirmeyen herkesin uğraş verebileceği bir faaliyettir.Amatör balıkçılık yazılı olmayan kurallar içermektedir. Amatör balıkçılar her zaman birbirlerinin dostudur.
 Avcılık sırasında kazandıkları deneyimleri, buldukları yeni yöntemleri, verimli av yerleri hakkında bilgileri her amatör balıkçı, bir başkası ile paylaşmalıdır. Bu şekilde kendisi de yeni yöntemler öğrenme, deneyimler elde etme fırsatı bulacaktır.Balık avlama, kesinlikle balık öldürme değildir.Her amatör balıkçı balıklara karşı derin bir sevgi duymalıdır.Yenemeyecek kadar küçük, ya da sofra için elverişsiz balıklar oltaya takıldıkları zaman fazla zedelemeden iğneden kurtarılmalı ve özenle yeniden suya bırakılmalıdır.Böylece hem canlı bir varlığa gereksiz acı çektirmemiş, hem de doğanın dengesine zarar vermemiş oluruz.

AMATÖR BALIKÇILIKTA KULLANILAN AV ARAÇ VE GEREÇLER

OLTA TAKIMLARI 

Birçok amatör avcı bazen kancaya, bazen kamışa hatta bazen de makinaya olta demiş, çogu ise balık avcılığında balık avlamak amacıyla elimize aldığımız bütün elemanları içeren düzeneğe bilmeden yanlış ifadeyle olta demiştir.OLTA balık tutma amacını güden takoz, mantar yada kasnağa sarılmış ancak üzerinde hiçbir elemanı bulunmayan misina yada ipten yapılmış düzenektir.Bu tarife göre herhangi bir araca sarılı boş bir ip veya misinadır.Eğer bir yere sarılı değilse buna kabaca MİSİNA yada OLTA İPİ denir. Boş ana misinaya yani olta'ya önce bir fırdöndü takılır.Bunun görevi balığın misinayı dolaştırmamasını sağlamaktır. Fırdöndüden sonraki kısım avlanmayı yürüten kısımdır ki buna beden denir. Bedenin kalınlığı olta kalınlığında yada 1 numara ince olmalıdır. Bedenin üst ve alt uçunda birer halka oluşturulur. Bu halkalara kasa denir. Üstteki kasa olta ipinin ucundaki klipsli fırdöndüye bağlanır. Alttaki kasa ise ağırlığın bedene takılıp çıkarılması için kullanılır. Değişik derinliklerde avlanmak için en uç kısmına kurşun ağırlık ilave edilebilir yada yüzeyde av yapılacaksa en alta kanca en üste şamandıra ilave edilir. Takımların bedenlerine balık tutma amacı ile eklenen ve ucunda iğne bulunan kısa iplere köstek denir. Köstekler hangi takımın bedenine iliştirilmişlerse o isimle anılırlar. Paragat kösteği, çapari kösteği, yeldirme kösteği gibi. Köstek kalınlığı kesinlikle olta kalınlığından en az 1 numara ince olmalıdır.

OLTA TAKIMINI OLUŞTURAN ELEMANLAR 

MİSİNALAR (OLTA İPİ)


Balık avcılığınin ilk yıllarında bugün kullanılan naylon ipler yoktu, onun yerine at kuyruğundan alınan uzun kılların örülüp birleştirilmesi ve uç uca eklenmesi ile olta ipleri yapılırdi. Bu arada keten, kenevir, keçi kılı, naylon gibi malzemelerden de olta ipleri yapılıp kullanılmıştır.Balık avında kullanılan misinaların hepsi plastik veya naylon orijinlidir. Misina ucuz bir malzemedir.Bu nedenle düğümlü,buruşuk ve aşırı katlanmış çatlamış eski misina ile balık avına gitmek doğru değildir.Ayrıca düğümlü olan misinalar kesinlikle değiştirilmelidir,aksi halde ani bir yüklenme sonucunda misina düğüm yerinden kopacaktır.

Monofilament olta ipleri

Bildiğimiz ve en yaygın kullanılan tek lifli naylon olta ipi yani hep dediğimiz gibi misinamız bu işte. Misinalar piyasada numara ile satılırlar. Türkiye'de misinalar 0,10 mm. den başlar 2 mm. ve gerekirse daha kalın çaplara kadar gider. Bu sıralama da 010, 015, 020 gibi 0,05 mm. artar. Oysa dünyada 0,01 mm. artışlarla elde edilen 014, 017, 022, 028 gibi ara çaplar da vardır, böylece amatörün seçim şansı artar bu uygulama ülkemizde de giderek yaygınlaşmaktadır. Türkiye'de misinalar çaplarına göre tanımlanır mesela 30 numara demek 0,30 mm çaplı misina anlamına gelir. Bazı ülkelerde de misinanın çapı yerine kopma test değeri yazılır. 3,8 kg. veya 10,6 kg. gibi. Tabii İngiliz birim sisteminde libre veya pound yazılır 23 lbs gibi. (1 libre = 455 gr.) Başka bir uygulamada da hem çap hem de test değeri yazılır ki en iyisi budur. Mesela 0,50 mm. / 19,6 kg. gibi.

Flora Karbon misinalar:

 Çok şeffaf olup suda neredeyse görünmez olurlar. Oldukça pahalı olmaları nedeniyle , iyi bir firmadan test değerleri güvenilir bir monofilament işimizi rahat rahat görecektir.

Son olarak alabalık avında yapay sinek (fly) takımında kullanılan olta ipinden bahsedelim. Aslında bunlar da sonuçta örgü (dakron) teknolojisinin ürünüdür. Uçlarına ince özel bedenler, bedenlere de yapay sinek (böcek, uçan hasere, larva) taklidi olacak şekilde tüyler ve iplikle donatılmış iğneler bağlanarak kullanılırlar.

Her ne olta ipi kullanırsanız kullanın özellikle deniz de kullanımdan sonra tatlı su ile hafifçe çalkalayarak kurutun. İyice eskimesini pullanıp, kopma değerinin azalmasını beklemeyin; hayatta nadir karşılasabileceginiz bir balık bu yüzden kaçabilir. Özellikle ucuz olan monofilament kullanıliyor ise sezonda en az bir kere yenileyin.Misina seçiminde en önemli konu avcılığı yapılan balığı çekebilecek en ince misinanın tercih edilmesidir. Misina için önemli bir diğer husus da rengi ve yumuşaklığıdır. Mevcut suyun rengine uygun olmayan renk seçiminde balık misinayı görecek ve yeme gelmeyecektir. Misinanız ne kadar yumuşak olur ise kırışmaz, katlanmaz ve uzun ömürlü olur.

MANTARLAR

Mantar olta ipinin sarıldığı sert mantardan yapılmış dikdörtgen prizmasi şeklindeki malzemedir. Aslında mantar konusu pek o kadar önemli olmamakla beraber doğru mantarı seçmek önemlidir. Mantar yapılan takıma göre küçük olursa olta iyi sarılmaz, sarımlar üst üste düşer kullanımı zorlaşır. Büyük seçilirse gereksiz yer kaplar bir fayda da getirmez. Türkiye' de mantarlar 3,4,5 gibi numaralarla satılır. Mesela 050 çapında 100 metre olta ipi ile yapılacak bir takıma 4 numara mantar gayet iyi olur. Daha uzun olta kullanılacaksa 5 numara tercih etmek gerekir. Mantarın bir faydası da takımın üzerindeki iğnelerin mantara saplanarak muhafaza edilmesidir. Uçlari açıkta olmayınca hem iğneler, hem de amatör korunmuş olur. Son yıllarda piyasada mantar yerine plastik kasnaklar kullanılmaya başlanmıştır.

ÇELİK BEDENLER

Dişli balıkların avında balık bedeni kesip kaçmasın diye çelik bedenler kullanılır. Farklı tiplerde piyasada kolaylıkla bulunur. Kimileri naylon kaplı, kimileri çıplak çelik ip olabilir. Kısaca çok farklı tipleri vardır. Genelde çelik beden kullanımı vuruşu azaltmaktadır, bu mahsuru göz önüne alarak rast gele çelik beden uygulamasında kaçınılması gerekir; hatta mümkün ise başka çözüm üretme yolları da araştırılmalıdır.

FIRDÖNDÜLER

Kendi ekseni üzerinde, en küçük güce uyarak dönebilen, iki halkadan ibarettir. Fırdöndüler genellikle paslanmayan sarı madenden yapılırlar. Fırdöndünün halkalarından birisine beden, diğerine de olta ipi yani misina bağlanır. Takımı oluşturan elemanların uygun ve usulüne uygun bağlanmaması durumunda takımın gamlanmasına yani bükülüp kıvrılmasına ve kullanılamaz duruma gelmesine neden olur.


En önemli özellikleri yük altında kolaylıkla dönebilmeleridir. Eğer bu olmuyorsa o fırdöndü iş görmüyor demektir. Bu amaçla son yıllarda plastik yataklı son derece hassas hemen hemen hiç gam yaptırmayan fırdöndüler üretilmektedir, ancak bunlar pahalıdır. Fırdöndülerin yük taşıma yetenekleri de önemli bir özelliktir. Bu amaçlarla fırdöndüler de iğneler gibi numaralanarak tanımlanmaktadır.
 Bazı fırdöndülerin birer uçlarında kopça vardır, bu kopçalar fırdöndünün yemlenmiş hazır bir kasalı bedene veya atıp çekme avında kaşığın halkasına çabucak bağlanmasına yararlar. Dip sürütmeleri için ise üç kollu fırdöndüler yaygın olarak kullanılır. Ancak üç taraftan yüklenme fırdöndünün hassas olarak görev yapmasını engelleyebilir. Bu durumda ya beden ve olta tarafına birer fırdöndü daha eklenir veya iri balıkların avında bu zor olacağından çelik bir ek halkasına üç adet fırdöndü takılarak olta, beden ve iskandil ayrı ayrı fırdöndülere bağlanır. Fırdöndü seçimi amatörün bilgi ve tecrübesi ile olur.
Tatlı sularda daha çok koyu renkli veya siyah fırdöndü kullanımı tercih edilirken denizde hemen hemen her renk rahatlıkla kullanılabilir.

OLTA İĞNESİ (KANCA)

Balık avcılığında en önemli konulardan birisi de olta iğnelerdir.Balığın yakalanmasını sağlayan malzeme olarak her balık türünün farklı boyları için uygun iğne seçimi, avcılığın başarılı olmasında en önemli etkendir.Sağlam paslanmayan , ucu çok sivri ve düzgün yapıli oltalar seçilmelidir.
Oltanın yapısı ne kadar pürüzsüz ve düzgün ise avcılık da o kadar işlek olur. Uç kısmının kütlesmesi avcılığın başarısız olmasını baştan kabul etmek demektir. Yine kancalar tek olduğu gibi üçlü de olabilmektedir. Üçlü kanca tatlı su balıkçılığında yaygın olarak kullanılır. Turna ve levrek avında yemli olta ucunda bu kancalar bulunur. Yapay yemlerde de (kelebek olta, rapala, kaşık vs.) bu kancalar iş görür.Balık avı için olta şekli ve numarası seçiminde tecrübeli olmak gerekir. Bu konuda en iyi tedbir avcılığına gidilecek balık konusunda usta bir balıkçıdan bilgi istenmesidir. Olta iğnesi, balık tutmak üzere, özel olarak hazırlanmış demir bir çengeldir.

KURŞUN AĞIRLIKLAR (İSKANDİLLER), KISTIRMALAR

Takımın dibe batmasını sağlayan, genellikle kurşundan dökülen ağırlıklara iskandil denir. Yapıldığı metalin adı ile yani genelde kurşun diye anılır. Günümüzde kurşunun doğayı kirletici etkisi nedeni ile kurşun yerine başka metaller kullanma eğilimi baş göstermiştir. Derinliğe, akıntıya göre iskandil ağırlıkları veya şekli değişebilir. İskandil bedene bağlanmaz. Bunun nedeni gereği halinde çabucak değiştirebilmektir. Bazı iskandillerin üzerinde ağırlıkları yazar bazılarında da numara yazar. Bazı durumlarda balığın ilgisini çeksin diye iskandil parlatılır.
Ayrıca şamandıralı takımlar, akıntı altında kullanılan takımlar gibi bedenin apiko durmasının gerektiği durumlarda veya ilave küçük ağırlıklar gerektiğinde kullanılan ortası delik küçük ağırlıklara kıstırma denir. Kıstırmalar ortası delikli (çalışır) olabileceği gibi; ortası yarık da olabilir. Delikli iskandilin içinden geçirilen misina ufak bir çubuk veya kibrit gibi bir şeyle sabitlenir. Ortası yarık olanlarda ise yarığa oturan misina kıstırmanın pense ile ezilmesi yoluyla sıkıştırılır. Bazı iskandillerin iki ucu da delik olabilir. Bunlara mavruka veya çiftgöz iskandil denir. Bunlar da iskandiller gibi çesitli boy ve ağırlıklarda olabilirler.

KURŞUN ÇEŞİTLERİ









  • Armut Kuşun
  • Gezer Kurşun
  • Fırdöndülü Kurşun
  • İskandil Kurşun


ZOKALAR

Özel kalıplarda, sap tarafı yerleştirilen iğnenin üzerine kurşun dökülmesi ile elde edilir. Zokalar oltacılığın ayrı bir bölümünü oluştururlar. Zoka yapan ve kullananlara zokacı, zoka ile avlanmaya da zokacılık denir.
 Zokalar her türlü balığın avında geçerlidir. Zokalar avladıkları balıktan çok şekil ve biçimlerine göre isim alırlar.
Akıntılı, anaforlu ve derin sularda pek geçerli olan zokalar, ancak bir takıma bağlandıktan sonra, hangi balığın avında kullanılacaksa o balığın adını alırlar.Yani zoka olarak değil de takım olarak avlayacağı balığın adı ile anılırlar. Örnegin Torik zokalı takım, lüfer zokalı takım, mercan zokalı takım gibi.Denizde kullanılan zokalar civalanır. Balık malzemesi satan dükkanlardan temin edebileceğiniz az miktarda civa ufak bir cam şişede muhafaza edilir. Bir çuha parçasına yatırılan zoka üzerine şişedeki civa tuz serper gibi çok az miktarda serpilir. İğne tarafından elle tutulan zoka çuha ile ovulur. Kurşuna yapışıp sıvanan civa zokaya, balıkların ilgisini çekecek pırıl pırıl bir görüntü verir.
Denizde kullanılan zokalar tiplerine göre sarmısak, sülük, fındık, pirçol gibi isimlerle anılırlar.
Aslında pirçol tüm küçük zokaların genel adı olmakla birlikte mesela eski amatörler sarmısak zokanın küçüğüne pirçol, sülük zokanın küçüğüne zokita, fındık zokanın küçüğüne leblebi de derler.
 Ayrıca pirçolun yünlülerin küçügü olarak adlandırılabilecek piskova (kovuşturma) ve ovala denen tipleri de vardır. Kısaca ovala yuvarlak, kovuşturma köşeli yapıdadır.
Zokalar her mevsimde kullanılabilmekle beraber özellikle soğuk dönemlerde daha da verimlidirler. Her tür zoka her türlü yemle rahatlıkla kullanılabilmekle beraber sarmısak zokalar ölü bütün yem, fındık zokalar canlı yem, sülük zokalar ise kesilmiş yaprak yemlere daha uygundur.Bazen zokanın hemen altına, zoka iğnesinin sapına bağlanan bir iğne ile balığın yemi ısırıp kopararak yerken yakalanması amaçlanır. Bu iğneye hırsız iğne denir . Hırsız iğneyi zoka iğnesinin sapına bağlamak için kullanılacak düğüm, düğümler sayfasında klasik iğne bağı olarak anlatılan düğümdür. Düğüm atıldıktan sonra boş uç ve hırsız iğne dirsek kısmından birer pense veya kargaburun / pense ile tutularak düğümün iyice sıkışması sağlanırsa hırsız iğne kolay kolay yerinden kaymaz. Özellikle lüfer, sinarit avlarında balık vurur fakat yakalamadan yemin sarkan kısmını koparıp alırsa bu yola baş vurulmalıdır. Zoka kurşundan farklı olarak bedene bağlanır.Zokaların oltaya bağlanmadan önce aldıkları isimler söyle sıralanır.
a) Pirçol
b) Sarımsak
c) Sülük
d) Fındık
e) Piskova
 f) Ovala
 g) Yünlü
h) Yüksük
 i)Seyirmef
j) Çarpma

YÜKSÜKLER

Yünlü gibi kullanılır ve hemen hemen aynı işi görür.Yüksükler daha çok yırtıcılarin küçük balıkları sikistirip yüzledikleri durumda kullanılırlar. Yünlüden farkları budur, tabii daha da hafiftirler. Sabit ve hareketli olarak iki tip olabilirler.
Balık başına benzeyen üzerinde zoka benzeri iğne bulunan bir kurşunun üzerinde açılan çevre kertiğe iğneyi örtecek büyüklükte kaz, horoz veya martı tüyü ibrişim ile sıkıca bağlanır. 50-70 gr., ağırlığında; çogunlukla da daha hafif olurlar. Uygulaması tüm kaşık uygulamaları gibidir, atılır biraz beklenir ve çekilir. Akıntı altlarında da başarı ile kullanılır.

YÜNLÜLER

Kurşundan dökülen yünlülere küçük balık şekilleri verilir, mesela 1 gümüş, 2 hamsi, 3 ve 3a istavrit (iki yönden) taklidi yünlülerdir. Yünlüler genelde 8-12 cm. boyunda, 50-150 gr. ağırlığında olur ve boyutlarına uygun tekli veya üçlü iğne ile donatılırlar.Daha çok karadan kullanıma uygundurlar.
Mümkün olduğunca uzağa atılarak bir müddet dibe inmesi beklenir, daha sonra hızla çekilerek yırtıcı iri balıkların saldırması sağlanır. Yünlüler genelde yemlenmez, bunun yerine üzerindeki deliğe iğneye kadar uzanacak şekilde horozun göğüs tüylerinden (tercihen kırmızı) iki üç adet sıkıştırılır. Yünlülerin küçüklerine piskova da denir. Bunlar 7-8 cm. boyunda olur ucunda 6 - 7 numara çapari iğnesi vardır. kullanımı zokaya benzer, yünlülerden farkı hem sandaldan hem de karadan kullanılabilmesidir. Sandaldan aynen orta su sürütmesi gibi de kullanılır.

SEĞİRTMELER

Dip seğirtmesi de yünlüye benzer. Ama balık şeklinde değil de torpil veya füze gibi yapılırlar. Çekilirken salınım hareketleri yapması için iğne tarafında hafif şişkinlik vardır. Boyları 10 - 15 cm. ağırlıkları 100 - 200 gr. civarındadır. Daha çok sandaldan ve elle kullanmaya müsaittir.

ÇARPMALAR


Çarpma balığın bolca bir arada bulunduğu yere atılıp hızla çekilmesi ile rastgele takıldığı balığı yakalayan araçtır. Elips biçimli seğirtmeyi andırır, genelde üçlü iğne ile donatılmıştır.
Yakalanması amaçlanan balığın cüssesine orantılı olarak hazırlanır. İstavrit, ilarya, hamsi için 5, kefal, lüfer palamut için8 - 10, kofana, torik gibi balıklar içinde 10 - 15 cm olurlar. Daha çok kefal amaçlı hazırlanmıştır.

ATIP ÇEKMELER

Genellikle karadan ve daha çok istavrit için tasarlanmış bir araçtır. Şekli yandaki gibi olup isterseniz çalışır bir kurşun içine bir kaç kat kalın misina sıkıştırarak yapabileceğiniz gibi basitçe hazır da alabilirsiniz. İstavrit için kullanımında takımın gelmesi istenen derinliğe göre farklı ağırlıklarda olurlar. Ana prensip aynıdır. Bir taraflarında fırdöndü bir taraflarında beden bağlamak için kasa bulunur. Kuyruk altı veya sülük yemle yemlenirler, tüylü tek çapari iğnesi kullanıldığı da olur. Beden mümkün olduğunca ince balığına göre 010 veya 025 olabilir.

KAŞIKLAR


Aslında yukarıda anlatılan yünlüler, yüksükler gibi araçlar klasik kaşık uygulamalarıdır. Esas itibari ile kaşıklar etrafta bulunan yırtıcı balığın dikkatini çekerek saldırıp yakalanmasını sağlayan parlak gümüş renkli veya renkli metalden yapılmış, atılıp çekilerek kullanılan araçlardır. İki tipi vardır, biri sabit gövdeli çekilirken suda salınım yaparak balığı cezbeden; diğeri döner gövdeli olanıdır. Tabii bunların da kendi içlerinde tüylüsü, tüysüzü, üçlü iğnelisi, tekli iğnelisi gibi farklı modelleri vardır.Döner gövdeli kaşıklar daha çok tatlı sularda kullanılır. Söğüt yaprağı kaşık hem tatlı hem tuzlu sulara uygundur.

YÜZER AĞIRLIKLAR

Yüzer ağırlık veya batar şamandıra veya İtalyanca ismi ile bombard, sonraları sbirolino ve bullrag dendiğini de duyduğumuz bu alet aslında atıp-çekmede kullanılan yardımcı bir donanım. İlk olarak İtalya'da alabalık avı için geliştirilmiş ama daha sonra çok başarılı olduğu görülünce tatlı sulardan denizlere her yerde kullanılmaya başlamıştır.
Yüzer ağırlık balsa gövdeli şamandıraya benzer yapıda ön tarafı hafifçe ağırlaştırılmış bir alettir. Gövdenin taşıma yeteneğine ve ağırlığına göre hızlı batan, yavaş batan, yüzen tipleri vardır. 10 gramdan, 30 grama kadar çeşitli ağırlıklarda olabilir. Şeffaf veya değişik renklerde olanlarını bulmak mümkündür. Gövdenin şekli dolayısı ile hacmi Arşimet prensibine göre batma hızına etki edeceğinden mesela 20 gram ağırlıkta ama değişik gövde şekilli iki yüzer ağırlığın biri hızlı batar, diğeri yavaş batar olabilir. Bu yetenekleri derin sulardan çok sığ sulara kadar pek çok yerde başarı ile kullanılmalarını sağlar.
 Mesela alabalık avında diz boyu sığlıklarda yavaş batan veya yüzer modelleri ile rahatlıkla avlanabilirsiniz. Denizlerde de zarganadan levreğe kadar pek çok balık için kullanılabilir.

PLASTİK YEMLER

Bunlarda kaşık uygulamalarında olduğu gibi yırtıcı balıkların ilgisini çekerek yakalanmalarını sağlamaya yararlar. Genelde yukarıda anlatılan tatlı su zokalarına takılarak kullanılırlar. Kamış yardımı ile tüm kaşık uygulamalarında olduğu gibi mümkün olduğunca uzağa atılıp çekilerek kullanılırlar. Çekiş hızı ve tekniği yakalanması planlanan balığa göre değişiklik gösterir.Yumuşak plastikten yapılan bu yemler çekilirken su içinde salınarak, titreşerek yırtıcı balıkların ilgisini çeker ve saldırmalarını bu şekilde de yakalanmalarını sağlar. Bu yemlerde esas olan çekilirken su içinde yumuşak hareket etmeleri, ufak çekim hızlarında bile salınım veya titreşimlerini sürdürmeleridir. Bu nedenle pek çeşitli modelleri üretilmektedir.Solucan, sülük, kurbağa, yavru balık taklitleri vardır.Ama denizlerde düz renklerden çok üzeri parlak sim parçaları ile kaplı veya imali sırasında içine parlak parçacıklar karıştırılmış simli modeller başarılı olmaktadır.Denizlerde atıp çekmeden daha çok sürütme takımlarında kullanılırlar.

YAPAY BALIKLAR(Rapalalar)

Yavru veya yaralı balık taklidi ile yırtıcı balıkların dikkatini çeken ağaç (balsa) veya plastikten yapılmış yapay yemlerdir.Pek çok balık avı malzemesi üreten firma tarafından yapılıp satılmaktadırlar.
 Dalan (diving), yüzen (floating), dengelenmiş (balanced), su üstenden gelen (popper), titreşip ses çıkartan (Rattling), parçalı (jointed) gibi modelleri vardır.
Dalan modeller normalde suya batar ve çekilirken üretimine uygun derinliğe kadar iner.
Yüzen modeller su üstünde yüzer çekilirken ayarlandığı derinliğe iner ve durma anlarında gene yükselir.
Dengelenmiş tipleri çekildikçe istenen derinliğe iner durma anında hangi derinlikteyse orada kalır.
 Popperler su üstünde kalır çekilirken de batmaz, bunları sert, ani hareketlerle çekince su üstünden suları şapırtadarak gelirler, bu da etraftaki yırtıcılara su üstünde oynayan yavru balık hissi vererek saldırmasına neden olur.
Ses çıkartan modelleri dalan tip olup içleri çıngırak gibi parçacıklarla doldurulmuştur. Çekilirken yaptığı titreşimle su içinde çıngırak gibi ses çıkartarak dikkat çeker.

FLY’LAR (YAPAY SİNEKLER)


Yapay sinekler veya ingilizce adı ile fly genelde alabalık avında kullanılan sahte yemlerdir. Çevredeki suda yaşayan böcekler, uçucu böcek, karada yaşayan böcekler ve bazı canlılar, yavru balıklar, sinek, larva, yumurta ve haşerelerle beslenen alabalık için kullanıldığına göre fly denince geniş bir böcek topluluğu, larvalar ve yumurtalar düşünülmelidir.
Fly ile sadece alabalık değil tatlı su levreği ile diğer bazı balıklar ve hatta turna ve sudak da avlamak mümkündür.

ÇAPARİLER

Çapari denince ilk akla gelen, beden üzerine dizilmiş tüy ile yapay olarak yemlenmiş iğneler taşıyan çok sayıda köstekten oluşan takımdır. Bir de tüy ile değil de herhangi bir doğal yemle yemlenen ve çok iğneli oldukları için yemli çapari adı verilen takımlar vardır. Bu takımlar kullanım olarak üç köstekli takımlara benzerken yapı itibari ile tüy hariç çapari gibidirler. Kullanımları tabii ki çapariden farklıdır.
 Çapariler devamlı hareket ettirilip yapay yemlere hareketlilik kazandırılırken; yemli çapariler, tüm yemli takımlarda olduğu gibi indirilir ve balığın vurması beklenir.
Çapari adı ile anılan takımlar genelde hafif ve ağır takımlar olarak düzenlenir. Hafif takımlardan, istavrit, kolyoz, uskumru gibi balıkları yakalamak için düzenlenen takımlar anlaşılmalıdır. Ağır takımlardan da torik, palamut gibi iri balıklar için hazırlanan çapariler kast edilmektedir.
Çapariler çok köstekli olduklarından köstek boyları genelde kısa tutulur; hafif takımlarda bu 10-12 santimi geçmez, ağır takımlarda ise durum tamamen farklıdır köstek böyları 35-40 santime kadar uzatılabilir. Çaparideki köstek sayısı hafif takımlarda kullanım yerine göre 5 den 20 ye kadar olabilir. Köstek sayısının artması kullanımı zorlaştırdığından amatörler kendi yetenek ve becerilerine göre istedikleri miktarda köstek kullanabilirler.
Genel uygulamada hafif takımlarda sandalda 10 veya 15 köstek olur daha fazla istenirse ya bir yardımcı sandalda bulunmalı veya ilave bir donanım yapılmalıdır.Bu donanım için sandal içinde rahatça ayağa kalkılıp çalışabilecek kadar büyük olmalı ve ikisi baş tarafta karşılıklı, ikisi de ortalarda karşılıklı olarak sandalın postaları arasına sıkıştırılarak dikilmiş 4 adet dikme olmalıdır.
 Çapari çekilirken ilk gelen köstekte balık varsa çabukça alınıp köstek dikmelerden birine tutturulur, çapari çekilmeye devam eder ikinci dikmeye takılacak kadar çekilince, ele gelen köstek ikinci dikmeye tutturulur ve bu şekilde devam edilir. Böylece çapari bedeni 4 dikme üzerine asılmış olur. Palamut çaparisi gibi ağır takımlarda ise köstek sayısı 40-50 den az olmaz. Genelde 50 köstek kullanılır.
Çapariler hangi balık için düzenlendi ise o isimle anılırlar, "uskumru çaparisi", "istavrit çaparisi", "kolyoz çaparisi", "levrek çaparisi", "palamut çaparisi" gibi.
Çaparide kullanılan tüyler genelde su kuşlarından alınır. Martılar, kaz ve ördeklerin kanatlarının ve kuyruklarının telek tüyleri genelde en çok kullanılan tüylerdendir. Yine bu kuşların kanat altındaki yumuşak tüyleri de boyları uygun ise özellikle palamut çaparisi gibi takımlarda kullanılır. Uçucu su kuşları dışında hindinin kanat telek tüyleri ve kuyruk telekleri sıkça kullanılır. Hindilerden oldukça farklı renkte tüy elde etme olanağı vardır bu nedenle sıkça kullanılırlar. Aynı şekilde horozların parlak boyun tüyleri de çok iyi çapari tüyü olur.

Çaparinin kullanımı:

 Çaparide tüylü iğnelerin hareket ettirilerek balığın kıskandırılarak vurmasını sağlamak esastır. Kendi halinde hareketsiz duran çapariye balık vurmaz. Bunun yapılması çaparinin kullanılacağı yere göre değişir. Çapariler kıyıdan ve sandaldan olmak üzere iki farklı yerden kullanılır.
Kıyıdan kullanımında eğer iskele veya köprü üstünden sarkıtma gibi kullanılıyorsa, takımı indirirken bazı inceliklere dikkat etmek gerekir. Salınan takımda iskandil hızla inerken kösteklerde suyun üstüne doğru dik şekilde hareketsiz olarak iskandille birlikte hızla dibe iner.Bu durumda da balığın vurduğu olur, ama iniş sırasında takımı zaman zaman yavaşlatarak hatta bazı derinliklerde durdurup kol boyu kadar çekip salmak daha etkilidir. İniş sırasında balık vurur ise vuruşun şiddetine göre takım durabilir, bu boşluk amatörü bazen şaşırtır. Eğer bu olur ise o derinlikte kalmalı çapari kol boyu çekilip salınarak diğer iğnelerin de dolması için çalışılır. Bu arada oltadaki balıkların tıkırtısıda çok keyif vericidir.
Kıyıdan ikinci uygulama atıp çekmedir. Genelde makinalı kamışlı takımla yapılır. Makinalı takım yardımıyla kıyıdan mümkün olduğunca uzağa atılan çapari bir müddet serbest olarak iner, daha sonra makina ile sarılarak toplanır.Toplama sırasında da beklemeler yapılarak bir miktar daha dibe inilir ve çeşitli derinlikler taranmış olur. İstanbul boğazı kıyı balıkçıları bu tür uygulamayı en çok yapanlardır. Tabi kıyıdan avcılıkta genelde hafif çapari takımları kullanılmaktadır.
Sandaldan çapari kullanımı da iki türlüdür.
 Biri hafif takımlarda sarkıtma usulü indirmedir. Bu aynen kıyıdan yapıldığı gibi uygulanır. Dibe inene kadar çeşitli derinliklerde durarak takım kol boyu bir kaç kez sallanır tekrar inmeye devam edilir. Dibe kadar balık vurmaz ise dipten 0,5-1 metre kadar yukarıda takım kol boyu kadar sallanarak tüylü iğneler hareketlendirilir, vuruş olmaz ise çekilip tekrar indirilir.Sandaldan sarkıtma uygulamasında sandal ya demirlenir ya da açıkta alargaya bırakılarak akıntı ile sürüklenmesi sağlanır, bu şekilde geniş bir alan taranmış olur. Yalnız sürüklenme sırasında sürütme gibi sandaldan açarak değil de sarkıtma gibi sandala yakın kullanmak gerekir.
Sandaldan uygulanan ikinci yöntem sürütmedir. Yani çapari sandaldan indirilerek ya kürek veya motor yardımı ile yürütülen sandalın peşinden sürütülür. Böylece kösteklerin açılarak balığın ilgisini çekmesi sağlanır. Bu yöntem hem ağır hem de hafif takımlarda uygulanabilir.

YEMLER

Amatör balıkçılıkta yem, hayati önem taşır.
Bir çok yem çeşidi vardır.Sardalya, sülinez, karides, sübye, maun, kalamar, solucan gibi bir çok canlı yem olarak kullanılabiliyor.
Bunların içinde özellikle maun çok avcı bir yem olduğunu söylemek gerekir. Özellikle çipura için birebirdir.
Mercan, kupa, izmarit avında; en iyi yemler sülinez, karides ve sardalyadır. Aslında bu yemlerin hepsinin kendine has özellikleri vardır.
Sardalya özellikle balığı av mahaline toplamak için, koku yapmasını sağlamak için kullanılır.Sardalyanın hazırlanışı şöyle olur:Öncelikle taze sardalya alınır. Daha iyi sonuç almak istenirse bir miktar ılık su içinde biraz bekletilir. Böylelikle sardalyanın pulları kolayca gövdesinden ayrılır. Daha sonra bir gazete kağıdın üzerine yayılarak üzerine göz kararı bir miktar kaya tuzu serpiştirilir. Gazete kağıdı bir rulo haline getirilerek buzdolabın alt gözünde saklanır. Tuzu gören sardalya sertleşip balığın alması zor bir yem haline gelir. Bir gece dolapta bekletildikten sonra av mahalinde kafası ve kuyruğu kesildikten sonra enine çok keskin bir bıçak ile uygun boyutlarda kesilerek oltaya takılır.
Bir başka iyi yem ise sardalyaya göre daha tok bir yem olan karidestir. Karides balıkların karşı koyamadığı bir yem olmakla beraber ekonomik bir yem değildir. Karides ayıklanmış olarak değil, bütün olarak alınmalıdır.Kafasını ve bacaklarını kopardıktan sonra kabuğunu soyarak ve içindeki beyaz eti dilediğimiz boyutta keserek kullanırız. Çok iğneli bir oltada yalnızca karides kullanılmasını önerilmez. Sardalyanın yanında 2 iğneye takılarak iyi sonuç elde edilebilir. Çünkü balığın bu yemi çalması sardalyadan daha zordur.Kullanılabilecek başka bir yem ise sülinezdir. Bu kabuklu canlı kumluk yerlerde bir şiş yardımıyla çıkartılır. Bu işlem hem zahmetli hem de ustalık gerektirir. Ama piyasada bu yemi bulmak mümkündür.Midye dolma yermiş gibi kabuğu ayıklanır içindeki canlı uygun boyutlarda kesilerek oltaya takılır.
Sübye de balığın bol olduğu zamanlar kullanılabilecek bir yemdir. Eti çok sert olduğundan paragedi gibi çok iğneli takımların yemlenmesinde kullanılır.
Midye ise bir çok amatör balıkçının ilk göz ağrısı yemlerindendir. Midye kayalara ve iskele ayaklarına yapışık olarak bulunur ve kolayca çıkartılabilir.Zokalı olta takımlarında beyaz yem olarak tabir edilen istavrit yaprak etkin olarak kullanılır.

AMATÖR BALIK AVINDA KULLANILAN DÜĞÜMLER

İğneye misina bağlama yöntemleri


Yapacagınız düğüm misinanızın ucuna takacağınız KLIPS için çok kullanışlı bir düğümdür. İki misinayı birbirine bağlamak için farklı iki yöntem

OLTA TAKIMI UYGULAMALARI

3 Köstekli Dip Oltası

Bu olta ile kıyıdan çipura, levrek, karagöz avlayabilirsiniz. Levrek sığ sularda ve sessiz yerlerde barınır, karagöz ise kayalık ve derin yerleri daha çok sever. Yem olarak sülünes, mamun, ahtapot, midye, boru kurdu kullanabilirsiniz. Misinaya gelince kıyıdan avcılık için 50 metre, eğer tekneden av yapacaksanız 100 metre yapabilirsiniz.

Çipura Takımı

Bu olta çipura oltası olup sığ sulara atılırsa levrek' te avlanabilir. İğne boyutu büyük olduğu için ufak balıkların oltanıza takılması zor olur. Oltayı kumluk bölgelere atmanız tavsiye edilir, çünkü çipura ve levrek'in en çok dolaştığı yerler kumluk bölgelerdir.Kayalık bölgeleri de deneyebilirsiniz ama iğne suyun dibine ineceğinden oltanızın takılma ihtimali vardır.Yem olarak ahtapot bacağı midye ve boru kurdu kullanabilirsiniz.

Kıbrıs

Bu olta kefal avlamak için tasarlanmıştır. Bu oltayı kullanmak için ekmek kabuğunu mantarın üzerini kapatacak şekilde ekmeğin beyaz bölgesi dış tarafa gelecek şekilde sarıyoruz. Ondan sonra iğnelere de ekmeğin içini biraz elimizde hamur hale getirdikten sonra top olarak iğnelere yapıştırıyoruz. Bunu da yaptıktan sonra 10 iğneyi birden mantara sardığımız ekmek kabuğunun üzerine sarıyoruz ve işlem bitiyor.

Dip Kıbrısı

Sarpa ve Karagöz için kıyıdan en çok kullanılan oltalardan birisidir. Yem olarak ekmek kullanılır. Ekmeğin içini ve dışını suya tamamen batırın ve aynı anda çıkartın ondan sonra elinizde yavaş yavaş suyunu sıka sıka yoğurun. Bir süre sonra ekmek hamur olup oltaya takılacak hale gelinceye kadar elinizde yoğurun, sonra hava almayan bir kap veya torbanın içinde muhafaza edebilirsiniz. Yaptığınız hamuru iğnelere teker teker küçük toplar halinde takın ve her mantar batışında hızlıca oltaya asılın böylece balığı yakalamak daha kolay olacaktır

Yapay Yemli Sırtı

Tekneden yapılan balık avcılığında gayet iyi sonuclar alınabilmektedir. Yapay yemleri çoklu olarak takıyoruz, suyun içinde bir sürü görümü verdiği için de levrek ve yalıncak türü balıklar hemen farkedip saldırmaya başlıyorlar. Yalnız köstek düğümlerinin sıkı ve sağlam yapılmasına dikkat etmek gereklidir.

Sarkıtmalar

Sarkıtmalar, adı üzerinde yukarıdan aşağı sarkıtılarak kullanılan takımlardır. İskele, duba veya köprü üstleri, sandallar veya yüksek kıyı profili gibi yerlerde kullanılır. Genel olarak da derince sularda kullanılır denebilir. Bunun dışında akıntı durumuna göre de iskandilin ağırlığını arttırıp eksilterek değişik şartlara uydurulabilirler. Şrtlara göre farklı şekillerde de hazırlanabilirler. Bunların hepsinin adı ve kullanılışı da farklıdır.
Sıralayacak olursak; yemli çapariler, üç köstekli takımlar, çatal köstekli takım, akıntılı sularda uzun köstekli takım diyebiliriz.
 Aslında yemli çapariler de sarkıtmalar grubuna alınabilir.

Üç Köstekli Takımlar

Bunların en geneli üç köstekli takımlar, hatta bu takıma genelde üçlü veya üç köstekli de denir. İsteğe ve ihtiyaca göre iki veya dört köstekli olarak da düzenlenebilir.Bu takımlar iki şekilde düzenlenebilir; birincisi iskandilin uçta olduğu tiptir.
Çok iri olmayan her türlü balığın özellikle de tas balıklarının avında kullanılır. Yeter uzunlukta alta ipinin ucuna bir fırdöndü ve fırdöndünün diğer ucuna da 70 - 80 santim uzunluğunda beden bağlanarak takımın ana hatları ortaya çıkar. Beden genelde alta ipinden daha ince misinadan seçilir ve ucunda bir İskandil kasası yapılır.İstenirse ilk fırdöndüden sonra alta ipi kalınlığında 80 santim kadar bir parça eklenir bunun ucuna ikinci bir fırdöndü bağlanır. Beden ikinci fırdöndünün boş gözüne bağlanır. Bu araya konan parçaya kolçak denir. Yine de kolçak bu takımlarda sık kullanılan bir eleman değildir. Mezgit gibi oltaya gam yaptıran balıkların avında veya akıntı nedeni ile takımda oluşan gam miktarını azaltmak amacı ile kullanılabilir. Köstekler bedende incedir ve boyu IO-I2 santimi pek geçmez.
Takımın yapımında uyuma dikkat edilmelidir. Fırdöndüden alta ipine, iğneden köstek boyuna tüm elemanlar birbirleri ile uyumlu olmalıdır .
Takımın kullanılması dip yapısına ve akıntının durumuna göre değişir. Temiz, kumlu diplerde iskandil kuma yatırılarak takım iskandili dipten kesmeyecek kadar gergin tutulursa hassas olur. Balık vurunca hafifçe çalınarak iğnenin oturması sağlanır. Dibi taşlık, kayalık ilişken olan yerlerde ise iskandil dibe oturtulmaz dipten 10-15 santim kadar yukarıda tutularak hem yemlere hareketlilik sağlanır hem de olası takılmaların önüne geçilmeye çalışılır.
 Takımı kullanırken en çok hangi iğnelere balık geldiğine dikkat etmek gerekir. Eğer tüm iğneler eşit olarak balık alıyor ise sorun yoktur. Ama genelde balık daha çok en alt iğnelere geliyor ise verimi arttırmak için takımı yeniden düzenlemek gerekir. İlk deneme köstek boylarını ve beden boyunu kısaltmak olmalıdır. Bundan sonuç alınmaz ise o halde iskandili hafifletip bedenin gerisine alarak; ağırlığı ortada olan sarkıtmalara çevrilir ve yeldirme gibi kullanılır. Bu verimi arttırma bile takımın indirilirken çok dikkat gerektirmesi aksi halde karışarak bozulması ve çok yavaş çalışma gereği nedeni ile sıkıcı olabilir.
Derin ve akıntı olmayan veya sert akıntılı yerlerde daha da zordur ve pek uygulanmaz; normal akıntılı yerlerde ise serbest indirilen takımda akıntı, bedeni oltadan uzak tutarak karışmayı önleyeceği için daha hızlı ve başarılıdır denebilir.
Kuvvetli akıntısı olan dip yamaçlarının başları, kayalık burun başları gibi yerlerde üç köstekli takımda biraz daha değişiklik yapmak gerekir ve ağırlık ortaya alınabilir. Özellikle taş balıklarının avında ve soğuk sonbahar günlerinde iyi sonuçlar verir.
Takımın farkı kullanılan iskandilin iki ucunda delikli olmasıdır, bu iskandile mavruka denir ve bir ucuna iki köstekli beden bağlanırken ikinci gözüne de bir köstek bağlanarak yine üç köstekli takım elde edilir. En uçtaki kösteğin boyu 20 hatta akıntı durumuna göre 40 santime kadar olabilir. Tabii kösteğin uzatılabilmesi için akıntının hızlı olması gerekir. Dibin durumu ne olursa olsun bu takım kullanılırken iskandil dibe oturtulmaz; dipten üç kösteğin uzunluğu kadar yukarıda tutulur. Akıntı sert ise, uç köstek akıntı ile uzanacağından dipten uzaklaşır böylece takım biraz daha aşağı indirilebilir.
 Bu takımla, yani üç köstekli takımla, izmarit, mezgit, istavrit, kolyoz, uskumru, mercan,ispari, karagöz, hani, lipsoz, lahos,eskina gibi pek çok balık tutulabilir.
Takımın yemleri balığa göre degişmekle beraber midye, karides,sülünes,balık eti gibi çok çesitlidir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Ne düşündüğünüzü bize söyleyin... !

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Popular Posts

 
Proudly powered by Blogger
Copyright © 2011. balikciblog - Tüm Hakları Saklıdır